Bezelye haşlanırken nasıl yeşil kalır ?

Deniz

New member
Bezelye Haşlanırken Nasıl Yeşil Kalır? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Sofra Sohbeti

Bir mutfağın kalbinde dönen meseleler vardır ki, insanın sadece damak tadına değil, kültürel kimliğine de dokunur. “Bezelye haşlanırken nasıl yeşil kalır?” sorusu da ilk bakışta basit bir mutfak tüyosu gibi görünse de, aslında dünyanın farklı köşelerinde yemekle, doğayla ve estetikle kurulan ilişkilerin küçük ama anlamlı bir yansımasıdır. Bu yazıda, hem evrensel hem de yerel perspektiflerden bakarak, bir tencere bezelyenin neden bazen mat, neden bazen canlı kaldığını; hem kimyasal hem de kültürel anlamda nasıl “yeşil” kalabileceğini konuşalım.

Ve elbette bu sadece mutfakla sınırlı bir tartışma değil; aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir yaklaşım meselesi. Hadi gelin, çayınızı ya da kahvenizi alın, bu konuda kendi deneyimlerinizi de paylaşın.

---

Küresel Sofrada: Renk, Kimlik ve Estetik

Küresel ölçekte bakıldığında, “bezelyenin yeşilliği” aslında bir kültürel estetik kodudur. Batı mutfaklarında, özellikle Fransız ve İtalyan gastronomisinde, sebzelerin rengini korumak bir “usta işi” göstergesidir. Şefler, parlak yeşil bir bezelye püresini tabağa koyduklarında sadece lezzeti değil, aynı zamanda tazeliği, canlılığı ve doğaya saygıyı da sunmuş olurlar.

Kimyasal olarak, bu rengin korunması klorofilin ısıya verdiği tepkilerle ilgilidir. Klorofil, haşlama sırasında asidik ortamda kahverengimsi bir tona döner. Bu yüzden profesyonel mutfaklarda tuzlu, kaynar suya kısa süreli haşlama (blanching) uygulanır ve ardından buzlu suya şoklama yapılır. Bu evrensel yöntem, dünyanın her yerinde “yeşilin yeşil kalması” için bilinen bilimsel bir sırdır.

Ancak iş sadece kimyada bitmez. Küresel düzeyde “renk koruma” aynı zamanda “doğallığı koruma” idealiyle özdeşleşmiştir. Modern toplumların doğadan uzaklaştıkça tazelik ve saflık arayışını renkle simgelemesi, bezelyenin yeşil kalma çabasını adeta bir ekolojik bilinç göstergesine dönüştürmüştür.

---

Yerel Sofrada: Annenin Eli, Tencerenin Ruhu

Türkiye’de konuya daha duygusal bir yerden yaklaşılır. Bizim mutfaklarımızda bezelyenin yeşil kalması kadar, onun “anne kokusunu” taşıması da önemlidir. Yerel tariflerde genellikle haşlama değil, zeytinyağıyla birlikte pişirme öne çıkar. Bu yüzden bizde bezelye genellikle canlı değil, yumuşak ve biraz sarıya dönük bir yeşildir; çünkü sofrada tazelikten çok, paylaşımın sıcaklığı ön plandadır.

Anadolu mutfağında “rengin bozulması” olumsuz bir şey olarak görülmez; hatta bazen “rengi solmuş ama lezzeti oturmuş” denir. Bu, doğrudan toplumsal bir metafordur: Bizde olgunluk, sabır ve vakit geçirmeyle güzelleşir.

Yerel düzeyde kadınlar bu tür pişirme detaylarını kuşaktan kuşağa aktarır; tarifin kimyası değil, hikâyesi önemlidir. Hangi mevsimde, hangi tarladan geldiği, kiminle yendiği... İşte bu yüzden bezelye bizde bir renk değil, bir hatıradır.

---

Erkeklerin Pratikliği, Kadınların Bağ Kurma Gücü

Bir forumda bu konuyu tartışırken fark edilir ki, erkekler genellikle sorunun “çözüm” kısmına odaklanır:

> “Limon suyu koy, olmaz.”

> “Tuzu erken atma.”

> “Kaynar suya at, sonra buzlu suya al.”

Yani erkek bakışı, “nasıl yaparım?” sorusuna teknik bir yanıt arar. Bu bireysel başarı odaklı tavır, küresel düzeydeki bilimsel yaklaşımı da hatırlatır.

Kadınlarsa genellikle tarifin ötesine geçip, sofranın etrafında dönen hikâyeleri paylaşır:

> “Annem öyle pişirirdi, rengi biraz solardı ama kokusu evi sarardı.”

> “Kızımla birlikte yaptığımızda bezelyeler hep canlı kalıyor, çünkü birlikte gülüyoruz.”

Bu, toplumsal ilişkilere, duygusal bağlara ve kültürel mirasa odaklanan bir yaklaşım. Kadınların mutfağı sadece pişirme alanı değil, anlam kurma mekânıdır. Yeşilin canlılığı bazen sadece kimyasal bir etki değil, birlikte geçirilen bir zamanın simgesidir.

---

Evrensel Dinamikler: Teknoloji, Sağlık ve Görsellik

Günümüzde “yeşil kalmak” artık sadece estetik değil, sağlık ve sürdürülebilirlik meselesi de oldu. Organik beslenme trendleri, gıda fotoğrafçılığı ve sosyal medya paylaşımları, rengin önemini artırdı. Instagram’da paylaşılan bir tabakta bezelye mat görünüyorsa, sanki tüm emeğin anlamı azalmış gibi.

Teknolojik mutfak aletleri —buharlı pişiriciler, renk koruyucu pişirme kapları— artık bu kültürel arzunun bir uzantısı. Küresel tüketici, hem göze hem bedene hitap eden bir “tazelik standardı” istiyor. Böylece bezelyenin yeşili, bir mutfak başarısından çok bir yaşam tarzı göstergesine dönüşüyor.

---

Yerel Dinamikler: Gelenekten Yeniliğe

Ancak yerel mutfaklar da değişiyor. Artık Türkiye’de de birçok kişi “şef tariflerine” yöneliyor, renk korumayı öğreniyor. Bu, hem küresel etkilerin hem de yerel gururun birleşimi. Genç kuşaklar, annelerinin tariflerini modern mutfak teknikleriyle harmanlayarak “kültürel sentez” yaratıyorlar.

Bir yandan renk koruma teknikleri YouTube videolarından öğreniliyor, diğer yandan “bizim usul” bezelye pişirme biçimleri hâlâ yaşatılıyor. Bu iki dünyanın buluştuğu noktada, bezelye hem yeşil kalıyor hem de duygusunu yitirmiyor.

---

Forumdaşlara Açık Davet: Sizin Yeşiliniz Nasıl?

Şimdi sıra sizde, sevgili forumdaşlar. Siz bezelyeyi nasıl haşlıyorsunuz? Rengini korumak sizin için önemli mi, yoksa lezzet mi daha ağır basıyor? Belki annenizin bir tüyosu vardır, belki siz kimyasalını çözmüşsünüzdür.

Kimi için yeşil, doğallığın simgesidir; kimi için çocukluğun hatırası. Ama ne olursa olsun, bu küçük yeşil taneler bizi hem doğaya hem birbirimize bağlayan bir köprü kuruyor.

Bu konuyu birlikte konuşalım: Çünkü bazen bir tencere bezelye bile, dünyaya nasıl baktığımızı anlatır.